Hakkari artık terörle değil, doğasıyla anılıyor

Bir vakitler yalnızca terör haberleriyle anılan Hakkari, bugün “Hakkari doğasıyla anılmalı” dedirtecek güzellikleriyle karşımıza çıkıyor.
Biz Ensonhaber olarak gittik, gördük ve kaydettik.
Şimdi bu kentin görünmeyen yüzünü sizlerle de paylaşıyoruz.
AĞUSTOSTA BİLE ERİMEYEN BUZULLAR
Şehrin yüzde 89’u dağlarla kaplı. 4 bin 135 metreyle Türkiye’nin ikinci en yüksek tepesi Uludoruk, Cilo-Sat Dağları’nın ihtişamı, 25 bin yıllık Cilo buzulları…
Ağustos sıcağında bile erimeyen buz kütleleri, Hakkari’yi dünya çapında eşsiz kılıyor. Vadiler, yaylalar ve doruklar, macera arayanlar için doğal bir parkur.

SPORUN YENİ MERKEZİ
Kasımda başlayan ve mayısa kadar süren kar, Hakkari’yi kış turizminin cazibe noktası yapıyor.
Kayak merkezleri, kuzey disiplini pistleri, trekking ve dağcılık rotaları ile kent, sporun merkezi olmaya aday.
Zap Vadisi’nin 130 kilometrelik rafting parkuru ise adrenalin tutkunlarını bekliyor.

İNANÇ VE KÜLTÜRÜN BİRLEŞTİĞİ YER
Hakkari sadece coğrafyasıyla değil, tarihiyle de özel bir kent.
Abbasiler periyodundan kalan sahabe izleri, medreseleri, türbeleri ve kadim kültürlerin buluşma noktası olmasıyla inanç turizminin de değerli merkezlerinden biri.
Anadolu’dan Asya’ya, Arap Yarımadası’ndan Mezopotamya’ya uzanan köprü pozisyonunda.

ZORLUKLARLA YOĞRULAN BİR SEVGİ KÜLTÜRÜ
Bu coğrafya, zorluklara karşın insanını olgunlaştırmış.
Şemdinli’den Yüksekova’ya, Çukurca’dan Merkez’e kadar gördüğümüz tablo birebir: misafirperverlik, sıcaklık ve güçlü bir sevgi kültürü. Hakkari’nin hamurunda güç coğrafyanın pişirdiği bir medeniyet var.

HAKKARİ’NİN YENİ YÜZÜ
Artık Hakkari, aksiliklerin gölgesinden çıkıp güzellikleriyle anılıyor.
Doğal mirası, kültürel zenginliği ve turizm altyapısına yönelik çalışmalar, kenti önümüzdeki yılların cazibe merkezi haline getirmeye hazırlanıyor.
Ensonhaber’in tanıklığıyla söyleyebiliriz ki: Hakkari, doğasıyla anılması gereken bir kent.





































