Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi’nden ABD’ye Gazze soykırımı davası

ABD idaresi, Gazze’de insanlık dışı kanlı ataklara imza atan İsrail ile yaptığı iş birlikleri nedeniyle açılan davalarla boğuşuyor.

İsrail’e askeri teçhizat ve mali yardım yapan eski Lider Joe Biden vaktinde, ABD hükümetine birçok dava açılmıştı.

Biden’ın başkanlığının düşmesiyle açılan davalar, yeni Lider Donald Trump’ın idaresine devredildi.

BIDEN İDARESİ RAPORLARI DİKKATE ALMADI

İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım fiilleri ve insan hakları ihlalleri, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından raporlanmıştı.

Ancak ‘Soykırımcı Biden’ idaresi, bu raporları dikkate almadı.

Bu nedenle eski idare aleyhine açılan davalar, Trump idaresinin kurumları nezdinde devam ediyor.

“BLINKEN SOYKIRIM RAPORLARINI ÖRTBAS ETTİ”

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) Başkanı Nihad Awad, konuya ait Anadolu Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

Awad, Joe Biden ve idaresinin İsrail’in insan hakları ihlallerinin farkında olduğunu belirterek, “Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray iç raporları, eski ABD Lideri Biden ve eski Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın bu raporları örtbas ettiğini ve reddettiğini açıkça ortaya koyuyor.” tabirlerini kullandı.

DAVAYA AİT BİLGİ VERDİ

Awad, Amerikan silahlarıyla gerçekleştirilen ve Gazze’deki soykırımda sevdiklerini kaybeden Filistin asıllı Amerikalılar ismine açılan davaların yeni idareye devredilmesine ilişkin “Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Beyaz Saray şu anda davalı pozisyonundadır ve bu dava süreci 2025 yılında da sürecek üzere görünüyor.” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi Josh Paul, ABD idaresinin Leahy Maddesi’ni takip edip etmediğini izlemekle vazifeli ana yetkililerden biriyken kendisi Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığına İsrail’in insan haklarını açıkça ihlal ettiğine dair raporlar sundu.

Awad, Paul’un raporlarında “İsrail’in Filistin halkını kasıtlı ve ayırım gözetmeden öldürerek insan haklarını ihlal ettiğinin” yer aldığını belirtti.

Josh Paul, Biden idaresindeki başka birçok yetkili üzere protesto nedeniyle bakanlıktan istifa etti.

İSRAİL LOBİLERİNİN ABD İDARESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Awad, İsrailli lobilerin ABD hükümeti ve bürokrasisi üzerindeki ağır tesirine vurgu yaparak, “Hükümet içerisindeki iç raporlar, ABD idaresinin silah yardımı ile ilgili gereklilikleri ihlal ettiğini ortaya koymaktadır. Lakin sorun, hükümetimizin bu bilgileri değerlendirmemesi ve bu bilgileri kamu siyasetlerini değiştirmek için kullanmamasıdır. Bunun esas nedeni, İsrail yanlısı lobilerin hükümetimiz üzerindeki tesiri ve hükümet yetkililerimizin İsrail siyasetlerine karşı durmaya, bir konum almaya yürek edememesidir.” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın başkan seçildikten sonra ateşkes muahedesi için baskı yapmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Awad, “Ne yazık ki Joe Biden ve Antony Blinken soykırımı durdurmak için ellerine fırsat geçmesine ve bu sorumluluğa sahip olmalarına karşın bunu yapmadılar. İnanıyoruz ki Kamala Harris seçimi kazansaydı, soykırım devam ederdi.” diye konuştu.

TRUMP’TAN UMUTLU

Trump’ın İsrail’in soykırımı devam ettirmesine müsaade vermeyeceğini umduklarını belirten Awad, ABD’nin yeni idaresi içindeki savaş yanlısı isimler hakkında ise şöyle konuştu:

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İsrail’e atanacak büyükelçisi Mike Huckabee veya Savunma Bakanı Pete Hegseth olsun, bu isimler savaş yanlısı. Onlar, güç kullanımı yerine mantığı tercih etmeyen bireyler ve çok dini ideolojileri kılavuz ediniyorlar. Bu ideolojiler, İsrail’in her biçimde ve her şartta desteklenmesi gerektiğini savunuyor.

“ABD İSRAİL’E VERDİĞİ YARDIMLARI GERİ ALABİLİR”

ABD’nin İsrail’e yaptığı yardımlara değinen Awad, “Aslında bu yardımların geri alınması mümkün zira Amerikan halkının parası. Amerikan halkı İsrail’e gönderilen bu paraları çok güç koşullar altında kazandı, Amerikalı aileler kendilerini geçindirmekte zorlanıyor. ABD’nin altyapısı makus durumda. ABD’nin eğitim düzeyi düşüşe geçti. Milyonlarca Amerikalının sıhhat sigortası bile yok.” diye konuştu.

Kaliforniya’da çıkan yangınların ABD federal hükümeti ve eyalet yetkilileri tarafından söndürülemediğini lisana getiren Awad, şunları kaydetti:

Binlerce konut ve arazi yok olurken, ortalarında Hollywood yıldızlarının da bulunduğu onlarca insan evsiz kaldı. Bu yangınlarda federal hükümet ve eyalet hükümeti çaresiz kaldı. Amerikalılar, hükümetlerinin kazandıkları parayı bir yabancı devlete nasıl bu kadar savurganca aktardığını gördüklerinde öfkeleniyor. O yabancı devletin vatandaşlarının neredeyse tamamının sıhhat sigortası var. Konut sorunu yaşamıyorlar. Lakin Amerikalılar epey külfet içindeyken, hükümetlerinin paralarını İsrail’e vermesi, halkın inancına ihanettir ve bu paranın yanlış kullanımından öbür bir şey değildir.

251,2 MİLYARLIK ASKERİ YARDIM GERİ ALINABİLİR

Eğer bir irade ortaya konursa ABD’nin İsrail’e yaptığı toplam 251,2 milyar dolarlık askeri yardımın geri alınabileceğini ve ABD iktisadının toparlanabileceğini belirten eden Awad, “Hükümetimiz öncelikli olarak kendi vatandaşlarına hizmet etmeye karar verir ve İsrail’i öteki ülkeleri sorumlu tuttuğu üzere sorumlu tutarsa yani tıpkı ölçütleri İsrail’e de uygularsa lakin bu yardımlar geri alınabilir. Amerikan iktisadı toparlanır. İsrail de öbür devletler üzere hukuk sonları içinde hareket etmek zorunda kalır.” tabirini kullandı.

ABD’NİN İSRAİL’E OLAN YARDIMLARI

Brown Üniversitesi Watson Enstitüsü’nün yayımladığı ‘Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in askeri operasyonlarına ve bölgedeki ilgili ABD operasyonlarına yaptığı harcamalar’ başlıklı raporda, ABD’nin İsrail’e 1951’den 2022 yılına kadar enflasyona nazaran ayarlanmış biçimde yaklaşık 317 milyar dolar yardım sağladığı, bunun 225 milyar dolarının direkt askeri yardımları içerdiği belirtildi. ABD’nin 2023 ve 2024 yıllarında İsrail’e yaptığı askeri yardım ölçüleri da bu sayıya eklendiğinde tespit edilebilen bilgilere nazaran toplam yardım 251,2 milyar dolara yükseliyor.

ABD’de vergi konusunda hassas olan halk, sıkıntı kurallar altında çalışarak kazandıkları paraların artık diğer devletlerin bekası için kullanılmasından rahatsızlık duyuyor. ABD hükümetlerinin müesses nizamın halk tarafından revize edilmesine ne kadar dayanabileceği tartışmaları devam ediyor.